03-08-2015, 05:20 PM | #1 |
Admin Üyelik tarihi: Feb 2015
Mesajlar: 3.188
| Üvey Kardeşlerimin Cezası
Hayatımda dönüm noktasıydı. Annemi hiç tanımamıştım. Ben daha çok küçükken evi terk etmiş ve başka bir erkekle kaçmış gitmişti. Babamla yalnız kalmıştık ve beni babaannem büyütmüştü. Babam işleri nedeniyle sık sık uzun seyahatlere gider ve açıkçası benimle de fazla ilgilenmezdi. Çoğu zaman aylarca onu görmezdim bile. Ama yaşantım babaannemin vefatıyla birden değişti. Önce babamın yanına sığındım. Başta her şey o kadar kötü değildi. Ama sonradan kabusa döndü. Çünkü o yeniden evlenmeye karar vermişti. Yeni eşi dul bir hanımdı ve üç kızı vardı. Ben henüz onbir yaşındaydım. Cici annem 35 yaşında, uzun boylu, gösterişli, esmer ve güzel bir hanımdı. Daha da önemlisi üç tanede üvey ablam olmuştu. En büyükleri Deniz ablam 17, Aysun ablam 14, Sevil ablam ise 13 yaşındaydı. Üçü de ilk tanıdığımda çok cana yakın ve iyi gözükmüşlerdi bana. Babam artık onlarla yaşayacağımı ve annemle ablalarıma iyi ve saygılı davranmam gerektiğini söylemişti. İtiraz etme hakkım bile yoktu ki. Çaresiz kabullendim ve yeni hayatıma başladım. İlk günler her şey çok iyiydi. Babam eve sık uğradığı için annem ve ablalarım bana iyi davranıyorlar hatta ödevlerime bile yardım ediyorlardı. Ama zamanla babamın seyahatleri yine başladı ve ben evde yeni ailemle yalnız kalmaya başladım. Evliliğin birinci ayında babamın gene şehir dışına çıkması gerekmişti. Akşam onu evden uğurladık. Tahminen iki hafta kadar eve gelemeyecekti. Kendimi odamda yalnız hissettiğim anda odama en büyük ablam Deniz girdi. Bana üzülmememi, artık benimle bizzat ilgileneceğini ama benimde ona her konuda itaat etmem gerektiğini söyledi. Bense niçin hep itaat edeceğimi anlayamamıştım. Odamda kapanıp kalmamamı ve salona yanlarına gelmemi söyledi Deniz ablam. Bense kendi başıma kalmak istiyordum ve oyun oynamaya başladım. Yaklaşık beş dakika sonra Deniz ablam niçin salona gelmediğimi sordu. Biraz kızmışa benziyordu. Benimse umurumda bile değildi. Canım gelmek istemiyor dedim. Buna çok sinirlenen Deniz ablamı birden yanımda gördüm. Sol eliyle kulağıma yapıştı ve bütün gücüyle çekerek diğer eliyle yanağıma ağır bir tokat indirdi. Canım o kadar yanmıştıki bağırmaya başladım. Bir yandan da ona karşılık vermeye çalışıyordum. Sesleri duyan Aysun ve Sevil ablamlar da odaya girmişlerdi. Bizi ayıracaklarını düşünürken onlarda beni hırpalamaya başladılar. Zaten benden fizik olarak üstün olan Deniz ablam, tokatlarla yetinmemiş, beni ayaklarının altına alarak paspas gibi çiğnemeye başlamışken diğer ikisi de gelince hiç şansım kalmamıştı artık. Beni adam etme zamanının geldiğini söyleyerek iyice dövmeye başladılar. Deniz ve Aysun ablam beni kollarımdan ve bacaklarımdan tutarak yere yatırdılar. En küçük ablam Sevil ise acımadan üzerime çıkarak yüzüme tokat üstüne tokat yapıştırıyor, arada durup ağzımı zorla açtırıp içine tükürüyordu. Duyduğum acının ve çaresizliğin etkisiyle aman diliyor ve vurmamaları için yalvarıyordum. Ağzım ve yüzüm kan içindeyken içeriye Üvey annem girdi. Neler oluyor burada diye bağırdı ve beni üvey kardeşlerim elinden aldı. Hepsi dışarı çıktılar ve beni tek suçlu gösterecek şekilde şikayet ettiler. Dördü adeta salonda mahkemeyi kurmuşlar ve beni yargılıyorlardı. Bense korku içinde kaderimi bekliyor, bir yandan da yüzümdeki kanları siliyordum. Birazdan üvey annem yanıma geldi beni salona götürdü. Üç ablam da salonda sinirli sinirli oturuyor, yüzüme beni parçalayacakmış gibi bakıyorlardı. Annem bana “ablalarıma ve özellikle Deniz ablama karşı çok saygısızca davrandığımı, onların benim büyüğüm olduğunu ve sözlerini dinlemem gerektiğini söyledi. Bu defalık özür dileyecektim ve onlarda beni affedecekti.” Ona hiçbir suçum olmadığını boşuna anlatmaya çalıştım. Suçlu bendim ve karar verilmişti. Derhal tek tek özür dilememi istedi. Hiç başka çarem yoktu ve söyleneni yapmazsam beni tekrar dövecekleri kesin gibiydi. Çaresiz Deniz ablanın yanına gittim ve “Özür dilerim” dedim. Annemin uyarısıyla Deniz ablamın bana uzattığı elini öptüm ve başıma götürdüm. Sonra diğerlerinin ellerini öpmek zorundaydım. Benden sadece iki-üç yaş büyüklerdi ve ellerini öpmek zorundaydım. Oysa Sevil ablam bunun yeterli olmayacağını söyledi. Annemden başlayarak ayaklarını öpecektim. Çaresiz üvey annemden başlayarak hepsinin önünde eğilerek ayaklarına kapandım. Önce annemin önünde eğildim. Ayakları 38 numara, ojeli ve çok güzel ayaklardı. Belki de gizli bir haz duyarak sırayla iki ayağını da öptüm. Ama deniz ablamınkileri öpmeyi hiç istemiyordum. Öylesine dudaklarımı değdirip kaçmayı düşünüyordum. Oysa o buna izin bile vermedi ve beni birden altına alıp üzerime sandalye yerleştirdi. Ardından sandalyenin üzerine oturunca ben artık sırtım yerde onun esiri olarak kalmıştım bile. Sonra ayaklarını yüzüme doğuru getirip iki tabanınıda ağzımın üzerine yerleştirdi. Onu daha fazla kızdırmak istemiyordum artık ve ben de bütün gücümle topuklarını, parmak aralarını yalamaya başladım. Hatta parmak aralarındaki siyah pislikleri bile dilimle temizledim. Yaklaşık bu işlem yarım saat kadar sürdü. Sonra sırada Aysun ve Sevil ablamlar vardı. En küçük ablam Sevilin ayakları öyle berbat kokuyorduki en çok onda zorlandım. Artık dilimde güç, ağzım yalayacak tükrük kalmamıştıki üzerimdeki sandalye alındı. Şimdi birazda oyun zamanı dedi Deniz ablam. Yerden kalkmama müsaade edilmemişti. Deniz ablam bacaklarıma, Sevil ablam da karnımın üzerine oturdu. Anlıyordum ki cezam daha bitmemişti. Ne olacaksa önce Aysun ablam yapacaktı. Gayet sakin önce pantalonunu sonra da külotunu çıkardı Aysun ablam. Sonra da cinsel organını ağzımın içine ortalayacak şekilde tersten yüzümün üzerine oturdu. Ağzımda cinsel organı, burnumda anüsü nefes almakta bile zorlanıyordum. Üstelik kıçından gelen ağır kokuda hepsinin cabasıydı. “Durmak yok. Yalayacaksın” dedi Deniz ablam. Söyleneni yapmak zorundaydım ve hemen organını yalamaya başladım. O kadar yumuşak ve ıslaktıki Aysun ablam ben yaladıkça daha da ıslanıyor, zevkten de ileri geri gidip geliyor, bir yandan da şiddetle yüzüme bastırıyordu. Birazdan sarı-kahverengi karışımı sıvıları ağzımı doldurmaya başlamış, içinin tadı dilime ve oradan da mideme ulaşmıştı. Ben bütün gücümle yalıyor, dilimi olabildiğince içerilere sokarak bir yandan temizlik yapıyordum. O on dakika sonra ani kasılmalarla bağırmaya başlayınca birden sıvıların ağzımda çoğaldığını hissetim. Yaşım küçüktü ve bu olanları anlamakta bile zorlanıyordum ama boşaldığını tahmin etmiştim. Birazdan tatmin olarak üzerimden kalktı. Hemen Deniz ablam yüzümün üzerine oturdu. Ama onun niyeti başkaydı. “Sabahtan beri tuvalete gitmemiştim ” dedi. Önce deminki gibi organını doya doya yalattı ve emdirdi bana. Yeterli görünce anüsünü yalatmaya başladı. Koku iğrençti ama yapacak hiç bir şeyim yoktu. Tüm gücümle yaladım. Ağzım onunda sıvıları ile dolmuştuki birden başka bir sıvının ağzımı dolduracağını hissettim. Önce elleri ile başımın iki yanından sıkıca kavradı ve bacaklarının arasına ağzımı iyice yapıştırdı. Öyle sıkı kavramıştıki beni yüzümü oynatmam mümkün bile değildi. Ağzım ise tamamen açık organına yapışmıştı. Ben ne olduğunu anlayamadan sarı bir idrar ağzımın içine dolmaya başlamıştı bile. Beni öyle sıkı kavramıştıki idrarının bir damlası bile dışarı dökülmüyor, hepsi ağzımdan mideme iniyordu. Dayanılmaz bir tuz, ılık bir sıvıyla ağzımdan dolarken ellerimle kalçasını ittirmeye çalışıyor ama bacaklarının arasında boşuna debeleniyordum. Bu işkencenin ardından işeme faslı bittiğinde ben de bitmiştim adeta. Tam kurtuldum diye gözümü açmıştımki yüzümün üzerinde yeni bir ağırlık hissettim. Bu en küçük ablam Sevildi. Oda tam ağzımın üzerine oturmuştu ve organını yalamamı istiyordu. Külotunu çıkartırken onda bir farklılık gördüm. Koyu kırmızı bir pet vardı ve bu pet kan içindeydi. O kanın ne olduğunu bile bilemeyecek bir yaştaydım ve çok korkmuştum. Çıplak organını ağzımın içine ortalayıp “Yala” emrini alınca bu emre de itaat ettim. Ama bu defaki koku korkunçtu. Üstelik ben yaladıkça ağzımın içine koyu kırmızı bir kan da geliyor, ağzımdaki tad daha da iğrenç oluyordu. O belki de hayatında ilk defa adet görüyor ve bu adetini benim ağzımda temizliyordu. Yaklaşık yarım saat orasını yaladım. Hem zevk sıvıları hem de adeti ile ağzımı doldurmuş, yüzüm ise onun kanı ile kıpkırmızı olmuştu. Onu da yeterince mutlu ettikten sonra cezamın dolduğunu düşünüyordum. Onlar ise annelerine ısrar ediyor ve üvey annemin de bana ceza vermesi gerektiğini savunuyorlardı. Başta yok canım, olmaz diyen üvey annemin de külotunu çıkardığını görünce şok oldum. Çünkü o bana göre çok büyüktü ve organı da kızlarınınkine hiç benzemiyordu. “Ne olur üvey anneciğim bana acıyın, yapmayın” dediğim anda organını ağzımın üzerine oturtmuştu bile. Yaklaşık 65-70 kiloydu ve yüzüme çok fazla bir ağırlık binmişti. Üstelik cinsel organı deminkiler gibi değil oldukça büyük ama tamamen traşlıydı. Deniz ablamın attığı tekmeyle onu da yalamam gerektiğini anladım ve tüm gücümle yalamaya başladım. Oğlu yaşındaki bir çocuğa organını yalatan üvey annem hayatından çok memnuncasına sesler çıkararak inlemeye başladı. Doğrusu onun sıvıları o kadar çok gelmeye başlamıştıki ağzıma yutmakla bitiremiyordum. Dilimi içeri sokmamı isteyince çıkarabildiğim kadarıyla içeri soktum. Dudaklarımı yapıştırdım ve çok tatlı bir şekeri emen çocuk gibi bütün gücümle emmeye başladım. Ben ağzımla yüklendikçe o patlayan bir volkan gibi kasılıyor, ağzımı sıvılarıyla dolduruyordu. Tam iki saat sürdü bu yalamaca oyunu. Yeterince tatmin olup yüzümden kalktığında rahat bir nefes almanın ne büyük mutluluk olduğunu bir daha anlamıştım. Sonra üvey annem anüsünü yalattı ve orasını tertemiz yapmamı istedi benden. Son gücümü de orada harcarken bayılmışım. Sabah uyandığımda yatağımdaydım. Korkuyla yanlarına gittiğimde bundan sonra hatalarımın en ağır şekilde cezalandırılacağını ama bu cezalardan kimseye bahsetmemem gerektiği sıkıca tembihledi. Doğrusu bu ya ben de öyle korkmuştumki hiç kimseye bahsedemedim bu olanlardan. Cezalarmı? Sık sık yinelendi tabikiii. |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |