03-19-2015, 08:39 PM | #1 |
Admin Üyelik tarihi: Feb 2015
Mesajlar: 3.188
| Personelimle Ofiste ki Sikiş Hikayemiz işyerime bir bayan eleman aldım, adı Hülya. Kendisini bir giyim mağazasında çalışırken gördüm (daha önceleri de dışarıda görüyordum ve acayip dikkatimi çekiyordu), kendisine iş teklifi yaptım, kabul etti ve geldi. Bana geldiğinde bilgisayarı hiç bilmiyordu, hatta maus kullanmayı bile bilmiyordu. Ama yinede o güzeliğinin hatırı için işe aldım. Hülya 1.60 boylarında, yuvarlak hatlı, yuvarlak kalça, taş gibi memeleri olan bir kızdı. İlk temasımı ona maus kullanırken elinin üstüne elimi artarak, yan yana otururken dizlerimizin dokunmasıyla yaşadım. Ve inanılmaz haz alıyordum! Hülya çok masum ve utangaç, o güne kadar hiç biriyle çıkmamış bir kızdı. Çok ürkek davranıyordu. Ben de onun o davranışına hep saygı duydum ve mesafeli davranıyordum. Gerçi zaman zaman temizlik yaparken önümde eğilince, o muhteşem kalçasındaki düşük belli pantolonun azizliğine uğrayıp külotunu, yine önümde eğilince askılı tişörtünden sütyeni ve başdöndürücü memelerini görünce saldırmamak için insan üstü sabır gösteriyordum. Çünkü işin ucunda ailem, kızın ailesi, bekareti, hayatı geleceği vs. vs. vardı. Öyle adilik yapamazdım. Neyse aradan 4 yıl geçti, geldik günümüze. Hülya 25 yaşına gelmiş, daha bir serpilmiş, daha kadınsı hatlara sahip, muhteşem sexy bir kız olmuştu. Ama bunca yılda, 4-5 kişiyle ya çıktı ya çıkmadı. Çıktıklarıyla da öğlenleri buluşup yemeğe giderdi. Daha ileri hiç gitmedi, yani eline erkek eli değmedi anlayacağınız. Nerden biliyorsun derseniz, bana çok güvenirdi ve bütün ilişkilerini en ince ayrıntısına kadar anlatırdı. Ben onun Ömer abisiydim. Yani okadar samimi olmuştu ki benimle, özel gününü (Aybaşısını) bile söylüyordu, çok utangaç olmasına rağmen. Ayrılmasına sebep olan şey de hep giyimiydi, giydiği mini kıyafetler, dar seksi pantolonlar hep çıktığı erkeklerle problem oluyordu ve taviz vermediği için de ayrılıyordu… Ben iş icabı ara ara karşıya geçince Hülyayı da yanımda götürüyordum. Bir yağmurlu İstanbul gününde yine karşıda işim vardı, Hülyayı da yanımda götürdüm. Aslında gizli gizli gidiyorduk, yanımdaki diğer çalışanlardan ve tabiki evden gizli gidiyordum. Kaçamak aşıklar gibi. Ufak ufak flört etmeye başlamıştık aslında. Ben bazen kaçamak bakışlar atarken farkediyor ve vaziyet alıyordu. Kendi de bana bazen kaçamak bakışlar atarken ben de fark ediyordum. Özellikle ayakta yan yana duruken, ben nerdeyse onun iki katıydım (yanlış anlamayın kilolu değilim, biraz iriyim, 1.85 boyundayım ve yapılıyım, gençken bady bulding yaptım az da olsa), birde bir hata yapınca yüzüme sevimli bir gülüşle bakıyordu ki, kendimi zor tutuyordum saldırıp öpmemek için…. Neyse, Beyoğlunda yağmurun altında şemsiyemin altında Hülya koluma girdi ve koluma sıkıca sarıldı. O sarılmada taş gibi memelerini hisettim. Sanki hissedeyim diye bastırıyordu. Ben kıvranıyordum, belki son zamanlarda bu kadar kuvetli ereksiyon olmamıştım, pantolonuma dayandı, nerdeyse yürüyemiyordum. Tünele girdik, Vagon hareket edince karşımda duran Hülya da üstüme doğru yıkıldı. Ama ne yıkılma! Bana sıkıca sarıldı, sarılmasıyla bütün vücut kıvrımlarını hissettim. Bendeki çıkıntıyı o da hisetti. Ama ben sonunda o sarılmayla artık kontrolden çıktım. Artık ben bu kızı ne pahasına olursa olsun sikeceğim dedim. Artık ne ailem, ne onun ailesi, ne geleceği, hiç birşey umrumda değildi. Hemen beynim o işi yapmak için çalışmaya başladı. Gözüm dönmüştü artık… Tünelden çıkarken koluma girdi, ben de omuzuna kolumu attım, kendime doğru iyice çektim. Bir ara, Kadıköye otoparka bıraktığım minibuse götüreyim orda yumulayım diye düşündüm, sonra tehlikeli geldi vaz geçtim. “Gel seni biraz gezdireyim!” dedim. Bu teklifime bayıldı. Çıktık, öyle Beşiktaşa doğru yürüyerek gitmeye başladık. Bu arada yağmur da iyice artmıştı ve bayağı da ıslandık. Bir Cafeye girdik, oturduk. Derken boğaz kenarında büyük otelleri görünce, “Hiç otelde kaldın mı?” diye sordum. Güldü ve “Ne oteli Ömer abi, ben doğru dürüst Ümraniyeden dışarı bile çıkmadım. Seninle nereyi gezdimse o!” dedi. “Yani benimle hep ilkleri yaşıyorsun…” dedim, güldü. Baktım hafiften titriyor, “Görmek istemezmisin 5 yıldızlı oteli?” diye sordum. “Nasıl yani, nasıl görecektim ki?” diye sordu. “İstiyorsan sana bir günlük oda tutayım kal, boğaz manzaralı, ne dersin?” dedim. Güldü, “Valla mı? Doğru mu söylüyorsun?” dedi. “Evet! Hadi gel, şu büyük otele gidelim, bu akşam orda kal!” dedim. Biraz nazlanır gibi yaptı, ama kabul etti. Kalktık, yola koyulduk. “Önce gel şurdan sana kuru elbiseler alalım, orda değişirsin!” dedim ve bir mağazaya girdik. Birkaç elbise denedik. Elbiselerin biri siyah, dar, mini bir elbiseydi, vücudunda muhteşem duruyordu. İkincisi de daha çok gece elbisesine benziyordu, dantelli mantelli. Hülya soyunma kabinindeyken ordan hemen iki takım da iç çamaşırı aldım ve kasadan ödemesini yapıp çıktık. Taksiye bindik ve otele geldik… Hülyayı lobide oturttum, bir oda kiraladım. Şimdi o an gelmişti, bakalım ne diyecekti. Anahtarı verdim ve “Hadi odana çık, üşütme daha beter, ben gidiyorum, yarın kahvaltını yapar gelirsin!” dedim. Ve beklediğim cevabı verdi, “Sende gelsene Ömer abi, en azından biraz otururuz, sonra gidersin!” dedi! İşte şimdi işin bitti bebeğim, kimse seni elimden alamaz dedim kendi kendime. Ve asansörle çıktık yukarı. Bizi getiren çocuğa bahşişini verdim. Bahşişi alırken çocuk biraz sonra olacakları tahmin edip anlamlı anlamlı, biraz da kıskanarak yüzüme baktı, hisettim. Neyse, odaya girdik. “Hemen üstünü değiş!” dedim. “Tamam! Gelmişken duşumu da alayım bari!” deyip banyoya girdi. Bense boğaz manzarasını seyrederken televizyonda müzik kanalı açtım. Sonra yavaş yavaş yine kendi kendime, aslında yanlış yapıyorum, şimdi bu işi yaparsam, ailem, kızın geleceği vs. vs düşünmeye başladım ve bu işi yapmaktan vazgeçtim. Kız banyodan çıkınca vedalaşıp gidecektim. Kapı açıldı ve o muhteşem siyah dar elbiseyle çıktı! Ve ben bir saniye gözümü ayıramadım, “Çok yakışmış kız!” dedim. “Ömer abi sağolasın yaptıkların için. Ne desem azdır bana yaşattıkların için!” dedi. “Önemli değil Hülya! Ben gitsem?” dedim. “Ömer abi sen de girsene duşa, iyi geldi doğrusu, sonra gidersin olmazsa?” dedi. Birden, “Olur!” dedim, girdim duşa. İçerde kendimi yedim yedim bitirdim, bir 31 çeksem, sonra da çıkıp gitsem, hiç bu işlere kalkışmasam diye düşündüm. Tam 31 çekmeye başladım ki, kapı tıklandı ve “Ömer abi, burda buz dolapta içki var, içsem olur mu?” diye seslendi. Ben de, “İç serbest, ama bana da bırak!” diye gülerek cevap verdim. 31 de çekmeden duşumu aldım ve dışarı çıktım. Yatağa oturdum. Hülya kendi içmeye başlamış, bana da, “Ömer abi, araba kullanacaksın ama, az birşey iç, ne vereyim sana?” diye önümde eğilip buzdolabına uzandı. O muhteşem kalçası domalınca muhteşem bir şekil aldı. Tabii benim yarağım oldu yine bayrak direği. Birde bana, “Tekrar teşekkür ederim herşey için ömer abi, bunları nasıl ödeyeceğim sana bilmiyorum, ha bu arada poşetteki şeyler için (iç çamaşırları kast etti) de ayrıyetten teşekkür ederim, giydim tam oldu!” dedi, bende sigorta bir kez daha attı… Şimdi o siyah iç çamaşırları da giymiş vaziyette, karşımda bir affet duruyor ve ben yatakta malak gibi oturuyorum. Şimdi harekat zamanı dedim ve ayağa kalktım. Hülya da o sırada pencereye gitti ve “Ne muhteşem manzara, değil mi Ömer abi? dedi. “Evet bence de dünyanın en muhteşem manzarası!” dedim. Tabii ben önümde duran o muhteşem vücut için diyordum. Sonra pencereden dışarıya doğru eğildi, yani önümde domaldı. Bende işte o anda filim koptu, arkadan sarıldım, Hülyanın boynuna bir öpücük kondurdum. Aniden döndü ve “Ne yapıyorsun Ömer abii?!?” dedi ve beni itti. Bense ikinci bir hamleyle belinden kavradığım gibi kendime çektim ve dudaklarına yumuldum. Beni tekrar itti ve bir tokat attı bana. İşte o zaman bende kontrol iyice kayboldu, Hülyayı tuttuğum gibi belinden, ayaklarını yerden kestim ve yatağa, ben üste olacak şekilde yatırdım ve altıma aldım… Önce göz göze geldik. Başını iki elimin arasına aldım ve “Sakin ol Hülya, sana zarar vermeyeceğim, korkma!” dedim. Önce öylece baktı, direnmedi. Sonra dudaklarından öpmeye başladım, yavaş yavaş dozajı artırdım. Dudaklarını adeta eme eme koparacak hale getirdim. Gözlerine bakınca adeta ‘parçala beni!’ der gibi bakıyordu bana. Yavaş yavaş elimi sütyenin kenarından sokup, o 4 senedir hayal ettiğim memelerini kavradım. Sonra dudaklarımı memelerine kaydırdım ve delicesine emmeye başladım. Hiç sesi çıkmadı, altımda kıvranmaya başladı. Artık memelerini, boynunu ve dudağını emmekten yalamaktan dudaklarım uyuştu… Uzun bir aradan sonra ilk kez konuşmaya başladık. “Ömer abi, ne olur çok ileri gitmeyelim, sonra pişman olacağımız bişey yapmayalım!” dedi. Bense nefes nefese, “Korkma bebeğim, istemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım, söz!” dedim ve icrata başladım. Böylelikle rahatladım, en azından artık direniş yoktu. Önce elbiseyi iyice aşağıya indirdim ve sütyeni tamamen çıkardım. O 25 yaşına gelmiş ve ilk kez bir erkek elinin değdiği ve taş gibi muhteşem memleri meydana çıkardım ve uzuuun bir zaman yaladım, öptüm. İyice mayışdığını gördükten sonra yavaş yavaş elimi amına doğru kaydırarak yoklama çekmeye başladım. Önce elimi hemen tuttu ve çekti. Sonra yavaş yavaş tepki vermemeye başladı. Bense dozajı küçük küçük artırmaya ve ufaktan amını parmaklamaya başladım. İşte Hülya o zaman başladı inlemeye! Bunu fırsat bildim ve bacak arasına indim. İtiraz etti inleyerek, ama çok direnmedi. Bense ilk kez bir kadına oral yapacaktım. Daha önce hiç böyle bir girişimim olmamıştı. Karşımda siyah külottan taşan amını gördüm, külodu yana çektim ve dille dokunmaya başladım. Sen misin dokunan, Hülya başladı kasılmaya. Zor tutuyordum ayaklarını. Başımı arada eziyordu. Fazla uzun yapamadım, ben de artık sabırsızlanıyordum, bir an önce o ama sokmak istiyordum. Ama korkutmadan. Son bir kontrolü de yaptım, iyice ıslandığını gördüm. Tekrar altıma aldım ve dudağına doğru uzanınca, bu sefer Hülyanın dudağıma saldırıp öptüğünü gördüm. O şekilde uzun bir süre öpüştük. Ben bu arada yavaş yavaş soyundum ve çırılçıplak kaldım… Yarağım bacaklarına değdikçe dahada azıyordum. Hülyanın bacaklarını açtım ve tam anlamıyla misyoner pozisyonu almıştık, bir içine girmem kaldı. Külodunun yanından yarağımı amının ağzına dayadım ki, “Ne olur yapma Ömer abi, sonra zor durumda kalacağız, bu kadarı yeter, ne olur daha ileri gitmeyelim!” diye ağlamaklı sesle direndi ve devam etti, “Söz vermiştin, istemediğim birşey yapmayacaktın Ömer abi!” dedi. “Tamam!” dedim. Ama ben bu kızı burdan sikmeden bırakmayacaktım, kafaya koymuştum. Tekrar öpmeye, parmaklamaya bir süre daha devam ettim. Sonra yavaş yavaş yarağımı amının ağzına doğru sürtmeye başladım. İnlemeyle karışık, “Lütfeen yapmaa!” dediyse de, ben biraz daha ileri gidiyordum. “Korkma, sokmayacağım, sadece ucunu sürtecem, tamam mı?” deyince, kafasıyla onayladı. Ben fırsat bu fırsat, yarağımla sürtmeye başladım. İleri geri yaptıkça Hülyanın direnci kayboldu. Artık son hamle kalmıştı, külot artık engel oluyordu. Hülyayı altımda tam uygun pozisyona getirdim, bacaklarını iki yana doğru iyice açtım ve Hülyanın o kara gözlerine son bir baktım. O anda anladı yapacağımı. Ve biraz endişeli, ama bir o kadar şehvetli bakışını da görünce, külodu tuttuğum gibi çektim ve yırtarak çıkardım. İşte aramızda başka engel kalmamıştı. Yarağımın ucunu doğruca iyice sulanan amın içine soktum. Hülya kendini biraz kasınca, “Korkma bebeğim, korkma!” diyerek yine kafasını iki elimin arasına aldım ve o şehvetten şişen dudaklarını öpmeye başladım. Öptüm öptüm iyice kendini salmasını bekledim. O da beni öpmeye başlayınca, var gücümle yüklendim. Önce zorlanıyormuş gibi olduysada, bir iki çek sok hamlesiyle dibini buldum… Tabii Hülyacığım biraz bağırdı, debelendi, ama kim tutar beni, verdim pompayı. Çok uzun sürmedi, öyle bir patladım ki, ben 20 senedir sevişiyorum, böyle bir haz almadım. Boşaldıktan sonra yan yana uzandık ve nerdeyse yarım saat hiç konuşmadık. Sonra ben kalktım duşa girdim. Duşta halen tatmin olmadığımı, canımın halen çok fena Hülyayı çektiğini anladım, sikim yine dimdik olmuştu. Ama bir bakmam lazımdı, şartları da çok zorlamak istemiyordum. Neyse, havlu sardım belime çıktım. Çıktığımda Hülya yatağı toplamış, üstüne de siyah elbiseyi giymiş, benim çıkmamı bekliyordu. Hiç yüzüme bakmadan direk banyoya girdi. Bense sadece külodumu giyip uzandım yatağa. Ne desem, ne yapsam, bir türlü karar veremedim. Duşu biten Hülya üstünü giydi ve yanıma oturdu. Biraz sessizce durduk öyle. Sonra ben o meşur lafı söyledim, “Pişmanmısın?” dedim. Döndü bana baktı ve “Sen?” dedi. Ozaman kalktım, oturduğu yerde hemen arkadan sarıldım ve “Hayır, ben pişman değilim, hata şu anda dünyanın en mutlu adamıyım!” dedim ve boynunu uzun uzun öptüm… Hülya döndü bana baktı, biraz üzgün gibiydi, iki damla yaş aktı gözünden. Gözyaşını sildim ve dudağından öpmeye başladım. Öpüşme karşılıklı bir şekilde alevlendi. Hemen ben sırtüstü yattım, Hülya üstüme uzandı ve yatakta öpüşmeye devam ettik. Elimi hemen o güzel götüne attım ve sıkı bir şekilde avuçladım. Aldığım diğer kırmızı külodu giymişti. “Bunu da yırtmazsın herhalde Ömer abi?” dedi. Güldüm, “Yoo, korkma, yapmam, okadar da değil!” dedim. “Korkma birşey yapmam dedin, ama neler yaptın Ömer abi, sana güvenmemi mi bekliyorsun?” dedi gülümseyerek. “Bak bebeğim, bu başka birşey, ben bunu 5 senedir bekliyordum, bu kadar tutabildim kendimi, ne yapayım ben de insanım!” dedim, kalktım Hülyayı kucağıma oturttum, “Üzgün değilsin değil mi? Halen cevap vermedin, pişman değilsin değil mi?” deyip, yine öpmeye başladım. Aslında sikim yine dimdik olmuştu. “Hayır pişman değilim, çokta hoşuma gitti, korkuyordum canım acıyacak diye, ama okadar acımadı, sonuna doğru nefesim kesildi zevkten!” dedi ve elini sikime attı, kavradı sikimi ve “Demek bunu soktun bana?” dedi. “Evet bebeğim, onu soktum sana ve onu sana yine sokmak istiyorum, beni kesmedi bu, 5 seneden sonra bu kadarı yetmez!” dedim. “Ama Ömer abi nasıl olur…” dedi. “Sus kız! Ne nasıl olur? Şimdi o tuttuğun şeyi alacaksın, üstüne yavaş yavaş oturacaksın!” dedim ve sırt üstü uzandım. Hülya üstümde oturur vaziyette yarağımı amına doğru acemice çekiştirmeye başladı. “Dur kız kıracaksın, öyle olmaz, çıkar külodunu, yoksa yırtacam onu da!” dedim ve külodunu çıkarttım, sikimi amına yerleştirdim, başladık hemen Rodeoya… Olayı kavrayan Hülya oturup kalkmaya ve zevk çığlıkları atmaya başladı bile. Bense pelte oldum. Amı oldukça dardı, sikimi olağanüstü kavramıştı. Tam gelmek üzereydim, Hülyayı kaldırdım üzerimden ve yandaki masada duran cüzdanımdan prezervatifi aldım ve sikime taktım. Hülyayı da sırtı bana dönük vaziyette tekrar oturttum sikime. Aman Tanrım, Hülyanın o ince beli ve aşığıya doğru açılan yuvarlak götünün görüntüsü zaten insanın boşalmasına yeterli sebepti, bırak artık o muhteşem götün sikimin üstünde bir yukarı bir aşağı inmesini… “Ben çok fena yoruldum Ömer abi!” dedi ve hülya yukarı aşağı inmeyi bıraktı. Hemen Hülyayı hiç içinden çıkmadan domaltma pozisyona soktum. Yüzünü yatağa koydu ve o muhteşem götünü yukarı doğru dikti. Ben arkadan amına pompalamaya başladım. Bir elimle memesini kavradım, öbür elimin başparmağını yuvarlak poposuna geçirdim, amına var gücümle pompalamaya başladım. Vurdukça çarpışmadan çaat çaat çaat diye ses geliyordu. Hülya, “Ömer abi bu ne böyle, varmı böyle zevk, durma Ömer abi, ne olur devam et!” diye bağırmaya başladı. Bense, “Ohşş Hülyam benim! Ben seni daha ne sikecem bir bilsen, bu başlangıç daha!” deyip, sonra saçını elime doladım, arkadan dudaklarına yumuldum öptüm biraz. Çok terlemiştim, bayağı tempoyu artırmıştım. Sonra biraz durdum, öptüm, sırtını yaladım, omuzlarını hafif hafif ısırdım, bayıldı buna. Onun biraz sertlikten hoşlandığını anladım bu arada. Biraz dinlendikten sonra iki eimle belini kavradım. Hülya da, kadınlarda en sevdiğim pozisyon olan, belini hafif aşağı indirip götü yukarda başı yukarda ve ara sıra saçını öne arkaya savurma pozisyonu, yani ‘Doggy’ duruşunu aldı. Ben de başladım hızla pompalamaya. Arada götüne şaplak atmaya başladım ki, bayıldı o hareketime. Ve yine patladım acayip bir şekilde. Hülya da pelte olmuştu. Ben de rahatlamış bir vaziyette öyle içinden çıkmadan sırtına doğru iyice yapıştım ve ensesini öpmeye başladım. Sonra dudağını, derken öpme işi biraz daha şiddetlendi tekrar. Benim sikim hiç içinden çıkmadan tekrar sertleşmeye başlamıştı. Yürü oğlum Ömer dedim, hiç çıkmadan Hülyayı yavaş yavaş ayağa kaldırdım, aynı sikişirken yapışan köpekler gibi yapışık vaziyette pencereye doğru götürdüm ve pencereye domalttım ve ayakta boğaz manzarasına doğru pencereye domaltılmış vaziyette başladım Hülyayı sikmeye… Öyle hızlı sikiyordum ki, nefes nefese kaldım. Üst üste boşalmışlığın verdiği durumdan boşalmam uzun sürecekti herhalde. Pompaladım pompaladım, kız artık acı çekmeye başlamıştı, anladım, ama ben de bir türlü boşalamıyordum. Eee iki posta önceden attım, bir de evden çıkmadan Hülyayı düşünerek 31 çekmiştim… Neyse, biraz daha dinlendikten sonra, tabi bu arada yüzünü bana çevirip deli gibi öpüyordum Hülyayı. Takılı olan prezervatif de bayağı deforme olmuştu, içine birkere boşalmıştım çünkü. Çıkardım attım ve sikimi soktum amına, başladım deli gibi pompalamaya veee boşaldım. Yatağa gidip uzandık. Sonra ben çıktım gittim… Hülya ertesi gün işe geldiğinde zor yürüyordu, bayağı tahriş olmuştu. Tabi birkaç gün sonra Hülyayla sikişmeye devam ettik. Hem de nerelerde… Hülya ile otelde yaşadıklarımızdan sonra neredeyse 4-5 gün doğru dürüst konuşmadık, işyerinde birbirimize çokta resmi davrandık. Aslında böyle resmi davranmak işime de geldi. Ama belli bir zaman sonra Hülyanın o inlemeleri, o götünün duruşu falan aklıma geldikçe tekrar azmaya başlamıştım. Birde Hülya önümden böyle hiç ilgilenmeden geçip giderken o kısa eteğinden bacakları ve güzel götüne bakınca, niyeti yine bozdum, anca 5 gün dayanabildim. Mesai saati bitti, herkes evine gitti ben dükkanın arkasında bulunan ofisimde biraz daha takıldım. Sonra telefonla Hülyayı aradım, “Hülya neredesin, eve gittin mi?” dedim. “Hayır Ömer abi daha gitmedim eve, marketteyim.” dedi. “İyi, dükkana bir gelebirmisin, şu faturaları bir türlü bulamadım, bu akşam muhasebeciye mutlaka vermem lazım.” dedim ve avını bekleyen kurt gibi beklemeye başladım. Biraz sonra Hülya girdi dükkana, arka taraftaki ofise geldi. Hülyaya, “Sen faturaları bul, ben geliyorum!” dedim ve dükkanın vitrinine birşey bakıyor gibi yapıp çaktırmadan dükkanın kapısını içerden kilitledim. Hülya faturaların olduğu dolaba dosyaları almak için eğildi. Aman Tanrım! O muhteşem göt yine çıktı meydana. “Hangi faturalardı?” demesine kalmadan arkadan sarıldım ve memelerini avuçladım, iyice kabaran sikimi de arkadan dayadım Hülyaya. “Yapma ömer abi ne olur, eşini görünce vicdan azabı çekiyorum!” dedi. “Ben de çekiyorum, ama ne olur, tahamülüm kalmadı, ha bir ha iki, birdaha yapalım, unutamadım seni!” dedim, elimi etiğinin altına sokup amını avuçladım. Hülya hem kıvranıyor, hemde hafiften direniyordu. Elimi eliyle tuttu ve çekti. Ben bu sefer daha sert bir şekilde Hülyayı kendime doğru bastırdım ve pantolonumu çözdüm. Pantolonum kumaş olduğundan kemeri ve düğmeyi çözmemle aşağıya düşmesi bir oldu… Sonra Hülyayı masaya doğru götürüp domalttım. Hemen eteğinin altından siyah streçi indirdim, ama ayaklarında uzun topuklu çizmeler olduğu için ancak streçini dizine kadar indirebildim. Hülya sadece, “Yapma ömer abi…” deyip pasif bir şekilde direniyormuş gibi yapıyordu, ama hangi pozisyona soksam öyle duruyordu. Ben önce memlerini okşamaya başladım, bu arada önümde domalmış bir şekilde duran, dünyanın en güzel manzarasına bakıyordum. Külodumu da indirdim. Hülyanın külodunun yanından amına doğru sokmaya çalıştım, ama külodu engel oluyordu. Baktım olmayacak, sert bir şekilde tuttum külodu ve yırtıp çekip aldım bacak arasından… Sonra hemen yarağımı ateş gibi yanan amına soktum. “Ooo Hülya hanım, yapma mapma dedin, ama sen dünden hazırmışsın kız, ıp ıslak olmuşsun!” dedim, kökledim sonuna kadar. Tabi ilk seferde tam girmedi, birkaç geri ileriden sonra dibini buldum, başladım sert bir şekilde pompalamaya. Sarsıntıdan masada ne varsa dökülmeye başladı. Hülyanın iniltiyle başlayan sesi bağırışa dönmüştü. Bense hayvan gibi abanmaya başladım, o güzel simsiyah ve uzun saçını elime doladım, ve pompalamaya başladım. Bir süre öyle hızlı bir şekilde pompaladım, ter içinde kaldık ikimizde. Sonra biraz durdum içinde kalarak. Gözüm alışveriş torbasındaki çikolataya takıldı. Aldım yerden ve Hülyaya ısırttım ve ben de ağzına yumuldum. Çiokolata bir benim ağzıma geldi, bir onun ağzına, sonra yavaş yavaş eridi. Devamında deliler gibi öpüşmeye başladık. Ben arkadan boynunu nerdeyse kıracak gibi çeviriyordum kendime doğru… Biraz mola ve öpüşmeden sonra pompaya devam. Hemde ne devam! Kızı masanın üstüne uzattım iyice, var gücümle basıyordum amına. Zevk çıklıkları ve masaya tempoyla vurma sesleri dükkanın dışına gidiyormu diye endişe duymaya başladım. Ama öyle mütiş zevk duyuyorduk ki, bölemedim. Sonra müthiş bir patlamayla boşaldım. Öylece üstünde 3-5 dakika yığıldım. Sonra çekildim. Hülya tuvalete temizlendi geldi, “Ömer abi içime boşalıp duruyorsun, umarım üzüleceğimiz birşey olmaz!” dedi. Aslında doğru diyordu, bir çaresine bakmamız lazımdı, her daim yanımızda prezervatif olmuyordu. Neyse, bu sikişmemiz aslında aramızdaki perdenin iyice yıkılmasına sebep olmuştu. Başkalarının yanındayken aramızdaki mesafeye dikat ediyorduk, ama yalnızken ben ona artık porno filimler seyrettirip, daha iyi sikiş yöntemleri öğretiyordum. El altından maddi problemlerine de katkıda bulunmaya başlamıştım. Hatta aramızdaki ilişkiyi daha iyi gizleyebilmek için Hülya bir çocukla ciddi bir şekilde çıkmaya da başlamıştı… Bir gün iş icabı 3 günlüğüne Ankaraya gitmem, bazı evrak ve eşyaları götürmem gerekiyordu. Ne edip yapıp Hülyayı da yanımda götürmem lazımdı. Ama bunu eve ve işyerindekilere çaktırmadan nasıl yapacaktım? Hülyaya fikrimi söyleyince o da gelme fikrine bayıldı, fakat ne numara uydurmamız konusunda bir fikir yoktu. Gitmemden 1 hafta önce aklıma bir fikir geldi. Hülya yıllık iznini tam kullanmamıştı. Hülyayı seyahatımın 5 gün öncesinden memleketine (hiç gitmek istememesine rağmen) yolladım. Mazereti de Ankaradaki amcasına uğramaktı. Sonra ben Ankaraya gidince Hülyayı aradım. Hülya o gün amcasına, “Üniversitedeki arkadaşıma kalmaya gidiyorum.” diye telefon açacak ve yanıma gelecekti… O gece otelde sabaha kadar Hülya ile kalma fikri beni deli ediyordu. Sonunda geldi ve buluştuk. Önce yemek yedik, sonra birazda alışveriş yaptık. Hülyaya mini bir ekoseli etek, fileli çorap, dar bir beyaz gömlek ve penyeden pembe iç çamaşırı aldım. Yani anlayacağınız bir kolej fantazisi yapacaktım. Akşama doğru otele doğru yola koyulduk. Hülya, “Ömer abi akşam bir yerlere çıksak iyi olmaz mı?” dedi. “Kızım ben seni çıkaracağım bir yere göreceksin ozaman, ben bu anı yaratmak için neler çektim, birde biryere çıkacağım haa? Kafayı mı yedin!” dedim. Asansöre bindik ve odaya çıkışa geçtik. Asansörde başladım Hülyayı sıkıştırmaya. Arkadan sarıldım, başladım vahşice memelerini falan avuçlamaya. Derken asansörün kapı açıldı, tam karşımızda iki eleman dona kaldı. Tabi bizde rezil olduk, toparlanıp bir kat önceden indik. Merdivenden Hülya önden, ben arkadan koşarak çıktık gülerek… Odaya girdik, ben hemen Hülyaya saldırdım, yatağa sırtüstü fırlattım ve atladım üstüne. Hülya, “Ömer abi bir duşa gireyim önce ne olur!” dedi. Pek bırakmak istemesemde Hülya altımdan kaçtı duşa girdi. Bir süre sonra, “Ömer abi sen de gelsene!” diye seslenmesiyle saniyesinde hem soyundum hemde duşa zıpladım. Hülya duşun altında o muhteşem yuvarlak hatlı vücuduyla beni bekliyordu. Girdim ben de suyun altına ve Hülyanın dudaklarına yumuldum, başladık şiddetli bir şekilde öpüşmeye. Yavaş yavaş aşağıya kaydım, önce bir güzel memeleri yaladım yuttum. Sonra o hafif ayva göbeği yaladım, öptüm. Sonra da tamamen yeni traşlanmış amını ufak ufak dil atarak başladım yalamaya… Bir süre sonra baktım Hülya beni ayağa kaldırdı ve kendi diz çöktü önümde, benim dimdik olan yarağımı aldı eline ve önce ufak ufak öpmeye, sonrada ağzının içine almaya başladı. Bense Hülyadan hiç böyle birşey beklemiyordum, süpriz olmuştu. “Hülya süpersin kız, nerden öğrendin bu atraksiyonu?” dedim. “Eee ben de boş durmadım Ömer abi, dün internetten sabaha kadar bunları seyrettim! Nasıl, öğrenebilmişmiyim?” dedi. Öğrenmek ne demek adeta uçurmaya başlamıştı beni. Ağzına aldığı gibi birde vakum gibi çekiyor içine ve arada bir dondurma gibi yalayıp, hafifçene de dişlerini değdirip, bana da altan öyle vahşi vahşi bakınca, aklımı baştan almaya başlamıştı. “Ağzına boşalıyorum ona göre!” der demez, ayağa fırladı ve ‘Yoo!’ dercesine başını salladı. Ben de hemen Hülyayı lavaboya götürdüm ve domalttım hiç vakit kaybetmeden arkadan soktum başladım pompalamaya. Aynanın önünde muhteşem oluyormuş doğrusu, hem o güzel memeleri, hemde arkadan güzel götünü görmek. Bir süre pompaladıktan sonra, Hülya, “İçeri geçelim!” dedi. “Hülya dur, biraz daha yapayım!” deyip hızlandım. Tam boşalacaktım ki, Hülya silkelenip kurtuldu ve “Ömer abi sen yatağa git bekle!” diyerek beni banyodan çıkarttı. Yatağa uzanıp beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra aldığım kolej kıyafetiyle geldi. Harika olmuştu, simsiyah saçlarını da iki yandan bağlamıştı. Daracık beyaz gömleğinin içine pembe iç çamaşırları giymiş, ekoseli mini etekle de çıldırtıcı bir şekildeydi. Hemen dimdik olan sikimin üstüne oturdu ve başladı hoplamaya. Ben zaten kopmuştum… Sonra amından hiç çıkmadan Hülyayı kucakladım ve altıma aldım, Misyoner pozisyonda şiddetli bir şekilde sikmeye başladım. Gömleğinin düğmelerini yırttım ve memelerini ısırmaya başladım. Bu Hülyanın çok hoşuna gidiyordu, ona sert davranmam onu çıldırtıyordu. Amına bayağı bir pompaladıktan sonra amından çıktım ve hemen yukarıya kayıp sikimi ağzına verdim ve ağzına pompalamaya devam ettim. Hülya bunu hiç beklemiyordu. Pompaladım pompaladım, saçlarından tuttum ve kaçmasına fırsat vermeden ağzına boşaldım. Ama ne boşalma! Yarağımı ağzından çıkardığımda döllerim ağzından hep akmıştı. Sonra yüzüne baktım kızacak mı diye, ama aksine, Hülya bana bakıp akanları da eliyle yaladı ve gülümsedi, “Tadı fena değilmiş Ömer abi!” diyerek espiri yaptı. O gece Hülyayla otelde sabaha kadar 4 posta sikiştik. Sabah amcasına gitti, ben de halledilecek işlerimi yaptım. Sonraki 2 gün işlerimi erken bitirip, akşam saat 8-9’a kadar saatlerce sikiştik. Artık dermanım kalmamıştı, ama gözüm doymuyordu. İstanbula dönüşte, amcasının Hülyayı bindirdiği otobüsü takip ederek, yolda durdurdum ve arabama aldım, yola beraber devam etmeye başladık. Uzun zamandır kafamda olan araba fantazisini yapma fikri geldi aklıma ve yol boyunca bunun için uygun bir yer bakınmaya başladım. Aracım karaltılmış camlı VİP olduğu için, sadece duracak uygun bir yer bulmam yeterliydi. Ve buldum da. İnşaat halinde bir tesis vardı. Oraya saptım arabayla ve dışarıyı bir kolaçan ettim. Kimse yoktu. Yolun kenarına doğru aracı park ettim ve harekata başladım… Hülya, “Ne oluyor? Niye durduk Ömer abi?” falan derken, Hülyayı arka koltuğa doğru çektim. Perdeleri de kapadım. Arka koltuğu da yatırdıktan sonra, Hülyanın bacaklarını açtım iki yana, streçini de külotuyla çekip aldım. Pantolonumu hafif indirip, Hülyaya da bacak omuza pozisyonu aldırdım ve yarağımı dayadım amına. Hülya şaşırmıştı, “Ne bu acele ya Ömer abi?” dedi. “Kızım kimseler gelmeden bitirelim işi diye hızlı yapıyorum!” dedim. Birkaç yarım sok çıkardan sonra tamamını amına kökledim. Kupkuru amında hızla gidip gelince tabi boşalmam da hızlı oldu. Sonra etrafı kolaçan ettim, herşey normaldi. Giydim pantolonumu, öne direksiyona geçtim, Hülya arkada üstünü başını toparlarken yola koyuldum… |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |